Şeyh Said Gerçeği Bölüm-3: Ayaklanma Başlıyor

By | April 5, 2010

AYAKLANMA BAŞLIYOR

1-Piran’da İlk Kurşun Piran, Şeyh’in ikinci köyü sayılıyordu. Kardeşi Abdurrahim Piran’a oturuyordu. Kendiside büyük savaş yıllarının muhaceretini Piran’da geçirmişti. Uğur Mumcu, Kürt-İslam Ayaklanması adındaki kitabında “Piran Olayı”nın başlangıcını şöyle yazıyor:

“13 Şubat günü, yanında üç yüz atlı ile Şeyh Said, kardeşi Abdurrahim’in evindedir. Şeyh Said’in kardeşi, Piran’da, Mahmut Celeyan (Mehlay Celo) Mahallesi’nde, caminin arkasında, kayalıkların karşısındaki evde oturuyordu. O zamanlar Piran, Eğil bucağına bağlı bir köydü. Eğil bucağı da Genç iline bağlıydı. Genç de şimdiki gibi Bingöl ilinin bir ilçesi değildi; bir ilin adıydı. Altı asker kaçağını yakalamak için görevlendirilen jandarma birliği komutanları Teğmen Mustafa ve Teğmen Hasan Hüsnü,13 Şubat 1925 günü Şeyh Abdurrahim’in köyünü sardıklarından, hem Nakşî Kürtlerin hem Cumhuriyet tarihinin en büyük olaylarından birinin başlamak üzere olduğunu elbette bilmiyorlardı.

Evin sarıldığını gören Şeyh Said, jandarma teğmenlerine haber göndermişti: İstediğiniz adamlar benim yanımdadır. Şimdi bunları yakalarsanız, benim şeref ve haysiyetimi çiğnemiş olursunuz. Hükümetin kolu uzundur. Bu suçluları istediğiniz zaman yakalayabilirsiniz. Teğmenler şöyle karşılık vermişlerdi: Bizim görevimiz, bunları hemen yakalamaktır. Bu iş için buraya geldik. Yakalayıp götürmek zorundayız.”

Kürt geleneklerinde, kişinin yayındaki kim olursa olsun dokunulmazdı. Onu, düşmanına teslim etmemek, Kürt aristokrasisinde onursallığın gereğiydi.

Şeyh Said, bu yüzden subaylara, “ben köyden çıkıncaya kadar, aradıklarınıza dokunmayın. Ben ayrıldıktan sonra yakalarsınız” demekte, bir bakıma yakasını, dolayısıyla onurunu kurtarmaya çalışıyordu.

Behçet Cemal, “Şeyh Said” adındaki kitabında anlattığına göre, subayların amacı, “kaçakları yakalamak” değil, Şeyh’i tahrik edip tutuklama gerekçesi yaratmaktı. O nedenle ricasını dinlemiyor, tutuklamakta ısrarcı davranıyorlardı. 26

Şeyh Said, durumun farkına varmış, tuzaktan kurtulmak için çırpınmış, kaldığı evin sarıldığını görünce, yakın adamlarını uyarmıştı: “Onların istedikleri mesele çıkartmaktır. Sakin durun. Ne yaparlarsa yapsınlar karşılık vermeyin.”27Köyde ortam gerginleşmişti. Şeyh Said, tansiyonu düşürmek umuduyla subaylara yeni bir öneride bulunuyordu:“Mesele çıkarıp olayı büyütmeyin. Yola çıkmak üzereyim. Ben köyden ayrılana kadar herhangi bir davranışta bulunmayın. Ben ayrıldıktan sonra ne isterseniz yapın. Aradıklarını o zaman tutuklayın.”

Şeyh Said’in bu teklifini reddeden subay; hemen teslim edilmelerini istiyor. 28

Kürt asıllı Cevat Oktay’ın babası, o zamanda, yörede “Nahiye Müdürü”ydü. Cevat Oktay, babasının anlatımına dayanarak, “ilk kurşun” olayını şöyle anlatıyor:29

Gerekçe ve olayın şekli ne olursa olsun, silahlar erken patlamış, devlet açısından amaca ulaşılmıştı.

Şeyh’in yakasını tutan teğmen dâhil birkaç jandarma vuruluyor. Kalanlarsa tutsak ediliyor. Şeyh Said de atına binip Piran’dan ayrılıyor. İlk kurşun, böylece erken isyanın başlangıcı oluyordu.

2- Ayaklanmada İlk Ele Geçirilen Yer: Darahıni(Genç)

Piran köyünde 13 Şubat 1925’te üçyüz dolayında atlıyla yola çıkan Şeyh Said’in çevresindeki silahlı adam sayısı kısa zaman içinde katlanarak artmış, binleri bulmuştu.

İsyancılar, yol boylarındaki telefon ve telgraf tellerini kesip bağlantıları kopararak, bölgenin merkezi durumundaki Darahıni’ye doğru ilerliyorlardı. Şeyh Said’in savaş deneyimi yoktu. Fakat iş başa düşmüş, savaş stratejisini de kendisi başlamış ve hayatında eline silah almamış bazı kişileri de komutan olarak atamıştı. Şeyh Said, ertesi gün yayınladığı ilk bildiriyle, tüm Kürtleri birliktelik içinde ayaklanmaya çağırıyordu. Bildirinin altında “Emir-ül Mücahidin Muhammed Said Nakşibendî” imzası bulunuyordu.

15 Şubat günü Şeyh Said, Darahıni(Genç) istikametinde yola çıkınca; yolda kendisine Butyanlı, Mustanlı, Tavaslı, Silavlı aşiretleri katıldı. Genç’te hapishane ateşe verildi. Jandarma birliklerine evlerden ateş açılıyordu. 30

Genç geçici başkent

Darahıni, kısa sürede Kürt birliklerinin eline geçti. Burası geçici başkent ve hükümet merkezi yapıldı. 31 Şeyh, Modan Aşiretinden Faki Hasan’ı vali tayin etti. Sonra güneye döndü ve ilerledikçe daha fazla aşireti etrafına topladı. İsyan, kısa sürede bölgelere yayılıyordu. Haneliler bütün hükümet yetkililerini kasabadan çıkardılar. Hani, isyancıların eline geçmiş, Kürt yönetimler burada da kurulmuş, direklere Kürt bayrakları asılmıştı. 32

3- Elazığ’a Yöneliş

Şeyh Şerif, Batı Cephesi komutanı tayin edilmişti. Onun hedefi Elazığ, ardından Malatya ve Dersim’di. Şeyh Şerif, savaş deneyimi olan başlıca komutanlardandı. Daha önce Rus işgalcilere karşı gerilla savaşı vermiş, başarı kazanmış üstün yetenekli biriydi. 33 20 Şubat’ta Palo’nun Şeyh Said’e bağlı Şeyh Şerif komutasındaki birliklerin eline geçmesi, isyancıların maneviyatını yükseltmişti. Şeyh Şerif’in elinde yeteri kadar asker yoktu. Ancak Palolular isyan haberini alınca aşiretleri ile birlikte derhal isyana katıldılar.

Şeyh Şerif, koca ilçesi bir tek kurşun patlatmadan aldı. 34 Palo düşünce, Elazığ’ın yolu açılmıştı. Hele 21 Şubat’ta 14. Süvari Alayı Hani’de, 2. Süvari Alayı Cizre’de esir alındıktan sonra Şeyh Said birliklerinin ilerlemesi büsbütün arttı. 35 Şeyh Şerif’in kuvvetleri Palo’yu aldıktan sonra asıl hedeflerine, Elazığ üzerine yürüdüler. Elazığ’a doğru yola çıkılırken kendilerine katılan köylülerle Şeyh Şerif’in kuvveti artıyordu.

Elazığ’a taarruz 14 Şubat sabahı, şafakla başladı. Şehrin Komutanı tedbirleri almış, Elazığ yolu üzerindeki tepelere top, makineli tüfek ve katırlı süvari birlikleri yerleştirmişti. Fakat bunlar Şeyh Şerif birliğine karşı tutunamadılar. İsyancılar, şehrin kapısına dayanmışlardı. Komutanlar mani olmaya çalıştı. Ancak süvari erlerinin kaçışması hayvanların başıboş kalması, tam bir panik yaratmıştı. Komutan Osman Bey adında bir subaydı. Savunmayı şehrin merkezinde yeniden tertiplemek istedi. Bu maksatla daha önce kendisine yardım edeceğini düşündüğü bir kısım halka silah dağıtmıştı. Silah almış bulunanlar ortalıkta görünmediler. Bunun üzerine Osman Bey elinde kalan kuvvetinin teslim alınmaması için şehri tahliye etti.

Şeyh Şerif komutasında isyancılar Elazığ’ı teslim aldılar. Öncelikle Jandarma Dairesine el konuldu. Hapishanedeki mahkûmlar serbest bırakıldı.

4-Lice’nin Alınışı

Darahıni’den sonra sıra Hani’ye gelmiş, Hani de kısa sürede ele geçirilmişti.

Şeyh Said Hani Bucağı’ndaki Serdi Köyü’ne giderek burada Lice üzerine yürüme planı yapıyordu. Şeyh Said ve Kurmayları savaş planı yapmışlardı. Bu plan gereğince cepheler ve bu cephelerin komutanları da belirlenmişti.

Çapakçur cephesi, Şeyh Şerif komutasında Çan Şeyhlerinden İbrahim ve Hasan tarafından yönetilecek, Çapakçur ele geçirildikten sonra Göynük Ağalarının da desteğiyle Elazığ alınmıştı. Gazik ve Kiğı Boğazları tutulacak, askerlerin bu yönden gelmeleri engellenecekti. Melakanlı Şeyh Abdullah’a Muş cephesi komutanlığı verilmişti. 36

Diyarbakır Komutanlığını Şeyh Said kendisi üzerine almıştı. Kardeşi Şeyh Abdurrahim de Maden’deki kuvvetlere komuta ediyordu. Abdurrahim, Maden ilçesinden sonra Siverek’e doğru yol alacak, Siverek’te Şeyh Said’e bağlı Şeyh Eyup tarafından ele geçirilecekti.37

Şeyh Said, Lice yakınlarında Tilek Mehmet Şerif Hoca tarafından  karşılanmıştı. Şerif Hoca, Şeyh Said’den gece Lice’ye girmemesini istemişti. Gece köyde konaklayan Şeyh Said bir ara Lice’ye girmekten vazgeçmişti, tam bu sırada aldığı bir haber kararını değiştirmeye yetmişti. Kardeşi Şeyh Mehdi bir piyade alayının Kıs Ovasında geriletmişti. 21 Şubat günü Lice’nin Hezan köyüne ulaşılmıştı. 38 Aynı gün Lice Kürt birliklerinin eline geçti.

Önde beyaz bir at üzerinde Şeyh Said, atın başını yaya olarak Lice müftüsü Abdulhamid’in oğlu Said Hoca çekiyordu. Şeyh Said’in sağında Lice müftüsü Abdulhamid, solunda sekreteri Liceli Fehmi, arkalarında da Liceli Molla Mustafa, Butyanlı Ömeri Faro, Lice beylerinden Hakkı ve Hüseyin at üzerinde Lice’ye girmişlerdi. Tutsak aldıkları binbaşı Cemil Bey’de arkalarında at üstündeydi. 39

Alay ilçe sokaklarında ilerlerken; Şeyh Said’in adı haykırılıyor, atının yelesi öpülüyordu. Halkın büyük bir coşkuyla katıldığı törenden sonra Şeyh Said, Kasım Bey’in evine konuk olmuştu. 40

Öte yandan Şeyh Abdullah önderliğinde ki güçlerde Varto ilçe merkezini denetim altına alarak Erzurum’a yöneliyordu.

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *