Gözyaşı
Ödünsüz bir sobanın yanında titreyen çocuğu görse yağmur gözyaşlarını odaya tavanarasındaki delikten usulca bırakır
Ödünsüz bir sobanın yanında titreyen çocuğu görse yağmur gözyaşlarını odaya tavanarasındaki delikten usulca bırakır
umut dolu tarlakuşları kentin kıyısına hep gece kondu
Çay bardağında bırakılan dudak payı kadar bile uzak kalamam gözlerine yakın olsun isterim ellerime ellerin yanındakı beton binaya yaslanması gibi köhne bir evin seni bir çivi gibi çaktım çünkü beynime ve toplayıp bütün kerpetenleri attım denize
her satırımendireğe dizili karabatağa benzeyenbir mektup bırakarakbalıkçı koyundansisler içinde uzaklaşan kayık gibibir sabah usulca ayrıldınkoynumdan bütün yolcularınıboğaz köprüsünün çaldığıaraba vapurununboş seferlerigibi yalnızca rüzgargezinir sensizyüreğimde durgun bir sudur aslında denizki çocuklarınacemi oltalarını denediklerikuytu bir iskelenintahtaları altına yazdığımayrılık şiirini okudukçadalgalanır
dürüst olalım beyler ilk adım sizden sökün savaş gemilerinden can simitlerini
i ne zaman bir çocuk ölse gözü evlerinde annesinin kavurduğu helvada kalır ii yoksul bir çocuk görsem yağmur altında üşüyen köprü olmak geçer hiç değilse içimden iii her akşamüstü oyuncakçı camekanından çocuk ellerinin izlerini siler