Barış
ekmek kırıntıları serpiyorum cephede kumtorbaları üstünde su verirken evinde generalim kuşkonmaz çiceğine
ekmek kırıntıları serpiyorum cephede kumtorbaları üstünde su verirken evinde generalim kuşkonmaz çiceğine
o siyahtı kurşuna dizenler beyaz silah sesinden ürkerek gökyüzüne uçuşan kuşlar bembeyaz
eşit olmadığı söylenir insanların aynı boyda olmayan beş parmağı gibi bir elin oysa uzanır nice yorgun emekçinin dudağı su dolu avucuma elimin eşit olmayan beş parmağının ucunu getirince biraraya
kestik artık umudu yağmurdan yürek biçimini alsa da gökyüzündeki küçük bulut
afiyetle yiyor gökten düşen üç elmayı apartmandaki çocuklar annemin her geç anlattığı öykülerin sonunda bana ise çöpleri kalıyor evimiz çünkü bodrum katında
oybirliğiyle koyunlar keçiyi seçer kendilerine başkan oysa sürünün başına kurdun akrabası köpeği koyar çoban