Çocuk ve hüzün
i ne zaman bir çocuk ölse gözü evlerinde annesinin kavurduğu helvada kalır ii yoksul bir çocuk görsem yağmur altında üşüyen köprü olmak geçer hiç değilse içimden iii her akşamüstü oyuncakçı camekanından çocuk ellerinin izlerini siler
i ne zaman bir çocuk ölse gözü evlerinde annesinin kavurduğu helvada kalır ii yoksul bir çocuk görsem yağmur altında üşüyen köprü olmak geçer hiç değilse içimden iii her akşamüstü oyuncakçı camekanından çocuk ellerinin izlerini siler
dürüst olalım beyler ilk adım sizden sökün savaş gemilerinden can simitlerini
kuru bir ot gibi yaşıyorum gözlerden uzak patika bir yolun kıyısında tek suçum sap olmamak baltanın kanlı oyunlarına ama yine de umut dolu kalbim belki bir dişi kuş taşır beni diye daldaki yuvasına
Çay bardağında bırakılan dudak payı kadar bile uzak kalamam gözlerine yakın olsun isterim ellerime ellerin yanındakı beton binaya yaslanması gibi köhne bir evin seni bir çivi gibi çaktım çünkü beynime ve toplayıp bütün kerpetenleri attım denize
umut dolu tarlakuşları kentin kıyısına hep gece kondu
Ödünsüz bir sobanın yanında titreyen çocuğu görse yağmur gözyaşlarını odaya tavanarasındaki delikten usulca bırakır