İşkence

ne zaman elektrik verilse bedenimin tek bir hücresine aydınlanıyor yurdumun lambasız bütün evleri

Heykel

yalnızca ben bilirim diktatör heykellerine pislemek için göç ettiğini dünyadaki bütün kuşların

Noktalı virgül

virgül hiç susmayan bir davulun tokmağı çağırır kelimeleri kağıtlardaki düğüne nokta tepeden inme sonradan görme son verir yazının özgürlüğüne biraraya geldiklerinde hemen çıkar üste acımasız nokta virgül ise gariban boynu bükük ezilir altta

Tutkulu

tutsak olacağını bilerek yine bu sabah demirparmaklıktan içeri usulca sızdı güneş yasaklanınca görüş gününde çiçek getirilmesi arka duvarın dibinde sarmaşık tohumu dikmiş annem oysa el bile sallayamamıştım ona kuyrukta saatlerce bekleyip doldurduğu içme suyunu dökerken ardıma

Yüreğim

i yüreğim ıslaktır benim kuytularda ağlamaktan ve hafif uçuktur rengi kurusun diye kaç kez günese asılmaktan ii barış yüreğimde çam kokulu bir orman varsın konsun dallarına savaş denilen yaşlı ağaçkakan iii yüreğim ilk şiirim

Ayrılık şiiri

her satırımendireğe dizili karabatağa benzeyenbir mektup bırakarakbalıkçı koyundansisler içinde uzaklaşan kayık gibibir sabah usulca ayrıldınkoynumdan bütün yolcularınıboğaz köprüsünün çaldığıaraba vapurununboş seferlerigibi yalnızca rüzgargezinir sensizyüreğimde durgun bir sudur aslında denizki çocuklarınacemi oltalarını denediklerikuytu bir iskelenintahtaları altına yazdığımayrılık şiirini okudukçadalgalanır