Kum

sen kum nedir bilmezsin deniz görmedin ki yum gözlerini zamanı düşün deniz bir gözünde kum bir gözündedir sen taş nedir bilmezsin dağa çıkmadın ki yürü ufuklara doğru dağ bir ayağında taş bir ayağındadır sen kül nedir bilmezsin ateş yakmadın ki uzat ellerini gökyüzüne ateş bir elinde kül bir elindedir sen kan nedir bilmezsin Ölmedin, öldürmedin… Read More »

Kekeme

bir kekeme bilirim; dolaşır garip garip bu şehrin daracık sokaklarında kelimeler zincire vurulmuş gibidir dudaklarında ne ismini söyliyebilir doğru dürüst ne sevdiğine ilanı-aşk edebilir. sormayın neden yalnız yaşadığını kusurunu bilir o güzelim şiirleri hep içinden okur bu dert de çekilmez doğrusu güzel söylenilmiş cümlelerle doludur bütün uykusu günahsız harfler onun nazarında birer siyah heyula gibidir… Read More »

Musiki

alev alev yanmadadır ruhumda deniz köpüğü benimle uyanmadadır tanrıların en büyüğü dünyalara sığamıyan sessizlikler içindeyim uyan, siyah ruhum uyan mavilikler içindeyim sür ey masmavi zaman sür bir cihanı dinliyorum bütün genişliğiyle hür o ummanı dinliyorum. Ömrün sustuğu yerdeyim sorma: niçin, nasıl, hangi bedenim, ruhum, herşeyim tanrı huzurunda sanki.

Orhan Velinin Ardından

yıl bindokuzyüzkırkaltı ankarada Şükran lokantası, köşede bir masa masanın üstünde bir tabak tabakta marul salatası. bir sandalyede sen vardın orhan veli bir sandelyede ben, kadehlerimizde kulüp rakısı ve dudaklarımızda yarım kalmış mısralar hala gözlerimin önündedir o sarhoş gecenin hatırası Şimdi mahzun kaldı şiirlerin gittin “sereserpe” “hürriyete doğru” “kiitabe-i sengi mezarın” “altındağın rüyası” hey! koca orhan… Read More »

Resim

nedense bütün resimlerde ben böyle mahzun ve perişan çıkarım hep böyle hayata kapalı durur gülmesini unutmuş dudaklarım artık canından bezmiş kimselerin hazin bakışı parlar gözlerimde İçinden adamlar arabalar geçer Çizgiler alnımda bir büyük cadde aynada saçlarımı düzeltirim bir perde iner yüzüme alçıdan o, bin mumluk ampullerin altında korkarım korkarım fotoğrafçıdan bakışlarım gümüş camlara sorar elbisemin… Read More »

Tesbih

sen giderken gözlerim dopdoluydu ve yağan yağmurla caddeler ıslak yokluğundan bir rüzgar esti hazin teselliler döküldü yaprak yaprak gökyüzünde bir bir söndü yıldızlar bir karanlık geldi gittiğin yerden Ümitlerim vardı tesbih misali sen giderken dağılıverdiler birden.