Tag Archives: bu

Çankırı Hapishanesinden Mektuplar-4

sıcaklar bildiğin gibi değil ve ben ki yalı uşağıyım, deniz ne kadar uzak… İkiyle beş arası cibinliğin altına uzanarak ter içinde kımıldanmadan gözlerim açık dinliyorum sineklerin uğultusunu. biliyorum : şimdi avluda duvarlara çarpıyorlardır suyu, kızgın, kırmızı taşlar tütüyordur. ve dışarda, otları yanmış kalenin eteğinde bir kezzap aydınlığı içindedir simsiyah kiremitleriyle şehir… geceleri birdenbire rüzgâr çıkıyor.… Read More »

Bir Hazin Hürriyet

satarsın gözlerinin dikkatini, ellerinin nurunu, bir lokma bile tatmadan yoğurursun bütün nimetlerin hamurunu. büyük hürriyetinle çalışırsın el kapısında, ananı ağlatanı karun etmek hürriyetiyle hürsün! sen doğar doğmaz dikilirler tepene, işler ömrün boyunca durup dinlenmeden yalan değirmenleri, büyük hürriyetinle parmağın şakağında düşünürsün vicdan hürriyetiyle hürsün! başın ensenden kesik gibi düşük, kolların iki yanında upuzun, büyük hürriyetinle… Read More »

Bu Vatana Nasıl Kıydılar

İnsan olan vatanını satar mı? suyun içip ekmeğini yediniz. dünyada vatandan aziz şey var mı? beyler bu vatana nasıl kıydınız? onu didik didik didiklediler, saçlarından tutup sürüklediler. götürüp kâfire : «buyur…» dediler. beyler bu vatana nasıl kıydınız? eli kolu zincirlere vurulmuş, vatan çırılçıplak yere serilmiş. oturmuş göğsüne teksaslı çavuş. beyler bu vatana nasıl kıydınız? günü… Read More »

Açların Gözbebekleri

değil birkaç değil beş on otuz milyon aç bizim! onlar bizim! biz onların! dalgalar denizin! deniz dalgaların! değil birkaç değil be on 30.000.000 30.000.000! açlar dizilmiş açlar! ne erkek, ne kadın, ne oğlan, ne kız sıska cılız eğri büğrü dallarıyla eğri büğrü ağaçlar! ne erkek, ne kadın, ne oğlan, ne kız açlar dizilmiş açlar! bunlar!… Read More »

Görü

bundan önceki hayatımın içinden geçiyorumönceki hayatımdaki çölden geçiyorumşimdi iki yanında yükselen uzun binalara aldırmadanburası çöldü biliyorumo zamanda çöldübu zaman dabinaların örtemediği çölü görüyorumeski bedenimde aldığım öldürücü yaralaryalnızca birer leke şimdiki bedenimdeyatağan,saldırma,ok,mızrakfal gibi saklı duruyor derinimdekutsal kitaplara dilini veren şiirbirer leke dilimdebir zamanlar gördüğüm bir rüya buşimdi içinden geçiyorumgörmüştüm görmüştüm görüyorum

Müzmin bir şaire

bir beyaz rustan kapmışbir tepebaşı otelinde Şiirigayrı ne permanganat ne antibiyotikbir akıntıdır gidiyor sittin senedirgözünden yaş geliyor su dökerken bile belini doğrultmak için türk ŞiirininÇekiyormuş bu çekilmez çileyi,yoksa çaldığı gibi başından büyük bir taşakırarmış çoktanpelikan marka dolma kalemini bakarak bu Çağdaş ve de cardaş Şairehiç de zührevi değilmiş meğer zühre! (rengahenk)