Tag Archives: hani

Unutamadığım

açardın, yalnızlığımda mavi ve yeşil, açardın, tavşan kanı, kınalı-berrak. yenerdim acıları, kahpelikleri… gitmek, gözlerinde gitmek sürgüne. yatmak, gözlerinde yatmak zindanı. gözlerin hani? “to be or not to be” değil. “cogito ergo sum” hiç değil… asıl iş, anlamak kaçınılmazı, durdurulmaz çığı sonsuz akımı. İçmek, gözlerinde içmek ayışığını. varmak, gözlerinde varmak can tılsımına. gözlerin hani? canımın gizlisinde… Read More »

Hani Kurşun Sıksan Geçmez Geceden

yiğit harmanları, yığınaklar, kurulmuş çetin dağlarında vatanların. dize getirilmiş haydutlar, hayınlar, amana gelmiş, yetim hakkı sorulmuş, hesap görülmüş. demdir bu… demdir, derya dibinde yangınlar, kan kesmiş ovalar üstünde mayıs… uçmuş, bir kuştüyü hafifliğinde, Çelik kadavrası koruganların. Ölünmüş, canım, ölünmüş, murad alınmış… gelgelelim, beter, bize kısmetmiş. Ölüm, böyle altı okka koymaz adama, susmak ve beklemek, müthiş… Read More »

Cevapsız kalan sualler

yürü: duvar beton, otur yer beton tavana bakarsın ” bakma der” beton – yağmur kokan toprakların nerede? ne çiçekler açar, ne kuşlar öter yolların on adım ötede biter – serbest gezen ayakların nerede? her günü hasrettir haftanın ayın hani ya bayramın, düğünün, toyun? – İlin, yurdun, konakların nerede? gönlün gamdan göçer, gama taşınır boş direkler… Read More »

Çocuksun sen /I

dünyanın dışına atılmış bir adımdın sen Ömrümüzse karşılıksız sorulardı hepsi bu Şu samanyolu hani avuçlarından dökülen kum taneleri var ya onlardan birindeyim yeni bir yolculuğa çıkıyorum kar yağıyor bir aşk tipiye tutuluyor daha ilk dönemeçte Çocuksun sen sesindeki tipiye tutulduğum dönüşen ve suya dönüşen sorular soruyorsun sesin bir çağlayan olup dolduruyor uçurumlarımı kötü bir anlatıcıyım… Read More »

Şemsiye

tozlu bir şemsiye durur çatı katındaki odanın kuytu bir köşesinde kumaşındaki eski yağmurların hüzünlü kokusuyla anımsar mısın bilmem yağmurun bardaktan boşanırcasına yağdığı o günü hani şemsiyeyi iyice çekip başımıza dudaklarımla hesaplamıştım yüz ölçümünü nicedir sokağa çıkarmıyorum şemsiyeyi korkuyorum çünkü kapısı açık kafesinden uçan bir kanarya gibi beni ikinci kez terk etmenden yanıt alamayacağımı bilsem de… Read More »

Karşılama

böyle mi karşılayacaktın beni bakışların böyle mi olacktı ne ummuş ne düşünmüştüm? hani o şaheser gözlerin dolacaktı neler vadetmiştin bana giderken gözlerin alev alev yanmalıydı İçin titreyerek “hoş geldin” derken ellerin sevgiyle uzanmalıydı gözlerime öyle bakmamalıydın o harikulade dakikada elbet beni yapayalnız bırakmamalıydın bana sonsuz bir ümit vermemeliydin karşımda ağlamasan da nihayet bir saniye olsun… Read More »