Tag Archives: kara

Çocuklarımıza Nasihat

hakkındır yaramazlık. dik duvarlara tırman yüksek ağaçlara çık. usta bir kaplan gibi kullansın elin yerde yıldırım gibi giden bisikletini.. ve din dersleri hocasının resmini yapan kurşunkaleminle yık mızraklı İlmihalin yeşil sarıklı iskeletini.. sen kendi cennetini kara toprağın üstünde kur. coğrafya kitabıyla sustur, seni «hilkati Âdem»le aldatanı.. sen sade toprağı tanı toprağa inan. ayırdetme öz anandan… Read More »

Kalbim

göğsümde 15 yara var!. saplandı göğsüme 15 kara saplı bıçak!.. kalbim yine çarpıyor, kalbim yine çarpacak!!! ? göğsümde 15 yara var! sarıldı 15 yarama kara kaygan yılanlar gibi karanlık sular! karadeniz boğmak istiyor beni, boğmak istiyor beni, kanlı karanlık sular!!! saplandı göğsüme 15 kara saplı bıçak. kalbim yine çarpıyor, kalbim yine çarpacak!… ? göğsümde 15… Read More »

Salkımsöğüt

akıyordu su gösterip aynasında söğüt ağaçlarını. salkımsöğütler yıkıyordu suda saçlarını! yanan yalın kılıçları çarparak söğütlere koşuyordu kızıl atlılar güneşin battığı yere! birden bire kuş gibi vurulmuş gibi kanadından yaralı bir atlı yuvarlandı atından! bağırmadı, gidenleri geri çağırmadı, baktı yalnız dolu gözlerle uzaklaşan atlıların parıldayan nallarına! ah ne yazık! ne yazık ki ona dörtnal giden atların… Read More »

Unutmadık

yaralı bayramlar geçti mevsimler, bütün anlamlarıyla yüreğin koyu yerinde birikenler kendi takvimleriyle gelip geçtiler gelip geçti şehirler ve ölüler unutmadık topraktan çobanyıldızına değin hey yer her şey mümkündü nazım kadar coşkulu aragon kadar aşık lorca kadar yaralıydık unutmadık orada bir coğrafya yağmalanıyor orada gazetelerin ofset baskısı orada yeniden yazıyorlar 835 satır ve umudunu kaybetmeyen şehirler… Read More »

Baştan kara

başlayan bir şey vardı unuttumanımsamaya çalışıyorum şimdiemekdar kelimelerle:bahargençlikbebekÇiçekdenizİşçibağımsızlıkÖzgürlükeşitlikaşkmezarımda dönüyorum dayuvarlanıyorum baştan kıçakalafattan yeni çıkmış bir teknedalga olmayan dalgaların üstünde… (güle güle seslerin sessizliği)

Bence Malumdur

dikenin kalbime battığı bir sonbahar günüdür sen elini bulutların içinde gezdirirsin bulutlar senin gözlerinin üstünde yürürler içini kurtlar kemirir bence malumdur buğulanmış camların arkasında masmavi yüzün senin ateşler içinde olduğun bence malumdur ellerin muhakkak çocuk elleridir hep kimsenin bilmediği türküler düşünürsün onlar neden daima okul türküleridir süleymancıktan bahseder kara toprakta açık yeşil bir yıldız gibi… Read More »