Dolmabahçeye taşınan bir aralık akşamı
sus pus olmuş, puslu bir İstanbul muydu yüzün, yoksa çok bildik hüzünler mi taşınmıştı yüzüne dolmabahçede, çay tadında…. divit ucuyla yazılmış bir aşkın sureti vardı avuçlarında, tarih bir başka iklimin kıvamını gösteriyordu. ben rehnedilmiş yelkovan gibi… hani akrepi seven ama yüreği takvim yokuşlarında…. sinemada elinin elimde terleyişinin bir anlamı olmalı, sesinin sesimde yankılanmasının.. sanki perdedekine… Read More »