bütün ayraçları kaldırdın ama unuttuğun
bir şey vardı yine de, çiçekleri sulamadın
gökyüzü sarardı o zaman bulutlar kirlendi
ve ne kadar az konuşur olduk günboyu
birden ayrımsadık ki ayrılık orda başlıyor
tam da susuşların birbirine eklendiği yerde
ezberlenecek hiçbir şey yok bu dünyada
kirletilmemiş bir bulut bile yok artık
böyle diyorsun her yolculuğa çıkışımda
yaşadığın kent de sana benziyor gitgide
ne zaman dönmeyi düşünsem yangın çıkıyor
ya da erteletiyorum biletimi son anda
uzun bir sessizlik oluyorsun dağlara baksam
karşılıksız mektuplar kadar burkuluyor kalbin
yazdığım şiirler de canımı sıkıyor artık
fotoğraflarımı yırtıp atıyorum tek tek
ve ben bütün yapraklarımı döküyorken şimdi
eylül diyorsun, tam da orda başlıyor ayrılık
Üşüyünce ağlıyorsun yalnızım dememek için
uçaklar gemiler trenler çiziyorsun duvarlara
kendine bir deniz bul artık bir de rüzgâr
parçalanacağın bir uçurum bul bu dünyada
tek tutkun o kenti bırakıp gelmek olmalı
ve gelirken havaya uçurmak bindiğin otobüsü
birden ayrımsadık ki ayrılık orda başlıyor
tam da çiçeklerin sulanmadığı yerde
konuşacak bir şeyler bulamıyorsak günboyu
derim ki ayrılık gündemdedir ne yapılsa
ve sen bütün ayraçları kaldırdığını sanmıştın
ama unutmuşsun yine de ayrılık ayracını