ben ölürsem akşamüstü ölürüm
Şehre simsiyah bir kar yağar
yollar kalbimle örtülür
parmaklarımın arasından
gecenin geldiğini görürüm
ben ölürsem akşamüstü ölürüm
Çocuklar sinemaya gider
yüzümü bir çiçeğe gömüp
ağlamak gibi isterim
derinden bir tren geçer
ben ölürsem akşamüstü ölürüm
alıp başımı gitmek isterim
bir akam bir kente girerim
kayısı ağaçları arasından
gidip denize bakarım
bir tiyatro seyrederim
ben ölürsem akşamüstü ölürüm
uzaktan bir bulut geçer
karanlık bir çocukluk bulutu
gerçeküstü bir ressam
dünyayı değiştirmeye başlar
kuş sesleri, haykırışlar
denizin ve kırların
rengi birdenbire karışır
sana bir şiir getiririm
sözler rüyamdan fışkırır
dünya bölümlere ayrılır
birinde bir pazar sabahı
birinde sararmış yapraklar
birinde bir adam
her şeye yeniden başlar