onumden cekilirsen istanbul gorunecek
nerede oldugumu bilecegim
sisler utanacak egilecek
agzinin ucundan opecegim
sacina kalbimi takacagim
avcunda bir siir buyuyecek
nerede oldugumu bilecegim
bu ciplak geceler yok mu
bu plak boyle aglamiyor mu
camlari kirmak isten degil
delirecek miyim neyim
kirpiklerimden misra dokuluyor
kenyada simsiyah yalnizim
yoksul bir silepte gemiciyim
malezyada yuk bekliyorum
onumden cekilirsen istanbul gorunecek
nerede oldugumu bilecegim
gozlerini sondurme muhtacim
ben senin aydinligina muhtacim
yepyeni bir ilkbahar harcayip
bir yaz bogup bir sonbahar harcayip
ruzgar gulunu arayacagim
oranda pernanboucta tombuktuda
vincler yine aksamlari indirecekler
yine karanliga bulasacagim
gozlerin ruzgarda savrulacak
ikimiz iki sap bugday olsak
sen benim olsan ben senin olsam
bir gece vakti aklina gelsem
uykunu tutsam birakmasam
seni kucaklasam kucaklasam
birbirimizin kalbini dinlesek
dunyanin kalbini dinlesek
buyuk atesler yaksalar
iki guvercin ucursalar
nerede oldugumuzu bilsek
Büyük üstad Atilla İlhan yine duygulandırdı beni akşam vakti.
“ikimiz iki sap bugday olsak
sen benim olsan ben senin olsam”
Üstad döktürmüş zamanında, tam bir duygu seli.